Thursday, February 23, 2006

Kim korkar ünlü isimden

YTÜ'de açılan 'Kısa Devre' sergisi genç sanatçıların popüler sanatçı ve beklenti kalabalığı içinde kendilerini nasıl görünür kılabileceklerinin örneklerini veriyor


LEVENT ÇALIKOĞLU (Arşivi)

İSTANBUL - Bugünün aşırı söylem, popüler sanatçı ve beklenti kalabalığı karşısında genç bir sanatçı kendisini nasıl görünür kılabilir? Kendilerinden yer aldıkları kurum sınırları içinde bir sergi düzenlemeleri istenen dört araştırma görevlisi nasıl bir sergi organize eder?
Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Yüksel Sabancı Sanat Merkezi'nde açılan 'Kısa Devre' adlı sergi, bu iki sorunun karşıt ve yan anlamları üzerinde yükseliyor. Bir yanda popüler sergileri popüler kılan büyük sanatçı isimlerinin kurnaz bir aldatmacayla dahil edildiği büyük bir sergi atmosferi, diğer yanda parçası oldukları sanat ve tasarım fakültesinin kampüs içerisindeki davetkârlığını ve izleyici ile kurabileceği olası ilişki biçimlerini çoğaltmaya yönelik zekice bir kurgu. Sergi, ondan talip edilenle, verebilecekleri arasında kıl payı bir denge ve sergileme tasarrufu üzerine oturuyor.
Aslına bakılırsa vaat ettiği her şeyi görünür kılıyor bu sergi. Davetiyede adı geçen Phil Collins, Steve McQueen, Yoko Ono, Sergei Eisenstein, Umberto Eco veya Orhan Pamuk gibi klasik ve popüler kültürün starları, sanatsal bir faaliyetin ya parçası veya eyleyicisi olarak galeri mekânına yayılıyor. Kimisi bir video klipte görünüyor, kimisi anlam bozumuna uğratılmış olarak bir başkasının kitap kapağını süslüyor, kimisi de vakti zamanında bir sanatçı dostuna hediye ettiği bir çoğaltmasıyla ismini sergiye dahil ediyor. Profesyonel ve amatör sergi izleyicisinin şaşkınlık ve merakla takip edebileceği bütün bu isimlerin arasına yerleşmiş dört sanatçı ise imge ve kavramları dönüştüren bir kurgusallıkla, tanıdık isimlerin yaydıkları aurayı kısa devreye uğratıyor.
Sergide Orton Akıncı, aynı isme sahip sanatçı, şarkıcı ve sinema oyuncuları arasında döngüsel bir kurgu oluşturmuş. Davetiyede adı geçen Phil Collins, son İstanbul Bienali'nde adından çok söz ettiren bir sanatçı mı yoksa yılların pop şarkıcısı mı? Tabii ki sergide şarkıcı Phil Collins bir video klibi ile yer alıyor. Benzer şekilde çağdaş sanat dünyasının önemli isimlerinden Steve McQueen'de belki de ondan daha meşhur 'Kelebek' filminin kahramanı olarak televizyon ekranında görünüyor. İsim benzerliğinin yarattığı ironi, roller ve anlamlar arasında gezinmemizi sağlıyor.
Ahmet Öğüt'ün steril cam vitrinler içerisinde sergilediği kişisel koleksiyonu ise hem ona hediye edilen hem de onun çeşitli müze dükkânlarından satın aldığı sanatçı üretimlerini bir araya getiriyor.
Alışveriş ve hediye kültürünün uzlaştığı yer olarak bir sanatçı koleksiyonu, sergiye dahil olduğunda farklı bir dolaşım ağına giriyor. Şüphesiz bir noktada da metalaşıyor. Öğüt, üreticisinin ismi üzerinden eserin dolaşımı ile meta değerini sarmal bir tartışmaya oturtuyor.
Eisenstein'ın meşhur 'Potemkin Zırhlısı' filminin kahramanlarından biri olan Matsushenko'nun sergideki varlığı, sanatçı Metin Çavuş'un kurgusal bir labirent olarak ördüğü bir tarih yazımıyla ilişkileniyor. 'Potemkin Zırhlısı'nın tarihsel konumu ile filmde görünen bir kahramanın öyküsü, sanatçının kendisinin de dahil olduğu yeni kurmaca bir senaryoyla bozuma uğratılıyor. Yazı, afiş ve filmin yan yanalık oluşturduğu çalışmada, gerçek ile kurgu yer değiştiriyor.
Seda Hepsev ise birbirleriyle referanslı ya da tarihin bir döneminde eşzamanlı olarak aynı kavram ya da benzer konulara işaret eden sekiz yazarın kitap kapaklarını karşılıklı dönüşümlerle yeni baştan tasarlıyor. Birbirinden farklı coğrafya ve kültüre ait bu yazarların birbirlerinden ne ölçüde haberdar veya nasıl bir etkileşim içerisinde oldukları sorusu ise izleyicinin merakına devrediliyor.
Sonuçta kendi mütevazı sınırlarını aşan ve bir sergiden beklediğimiz olasılıkları dumura uğratan bir sergi bu. Kaçırmayın!
'Kısa Devre' 3 Mart'a kadar gezilebilir. Tel: 0212 259 70 70

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=179446 adresinden alınmıştır.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home